Ben de bu bitkinin hangi cins olduğunu merak ediyordum, sayenizde öğrenmiş oldum. Bir kaç ay önce kaldırım taşlarının arasında, duvar diplerinde gördüm, inatla yaşama tutunmaya çalışıyorlardı. Bundan 15-20 yıl öncesi daha sık görüyordum bu cinsi, sanki her yerdeydiler, çiçek dallarının aşağı doğru kıvrılışıyla hep dikkatimi çekerdi. O kadar yer geziyorum niye rastlamıyorum, bir fotosunu çekmişliğim yok ki türünü öğreneyim diye düşünmüştüm, kaldırımda görünce. Meğer düşük rakımda yetişiyormuş, yani şehirlerin işgal ettiği yerlerde. Şimdilerde şehir ortamında sadece moloz yığınları arasında, iskan edilmemiş boş arsalarda ama nadiren rastlıyorum. Gittikçe daha az rastlıyor olmam, neslinin yok olmaya doğru gittiği anlamına mı geliyor acaba?
Chondrostereum purpureum denen patojen mantara çok benziyor. Rosaceae familyasının üyelerini özellikle de Prunus (erik) cinsini konukçu olarak kullanıyormuş.
Sedirin hangi türü acaba? Ben hep dalları yere paralel olanını (Cedrus libani) gördüm bizim dağlarda. O yüzden sedir ağaçlarının hep öyle olduğunu düşünüyordum. Bunların dalları sarkık.
Hocam dedemin bağında 1 adet fıstık çamı vardı. O yüzden dedemin göz bebeğiydi. Gelip gider inceler, gözlemler, bir de gözlemlerini bize, daha çok da bana anlatırdı merakla dinliyorum diye. :) Kozalakları hiç bu fotoğraftaki gibi uzun uzun değildi, toparlaktı. Olgunlaşmamış kozalakları yeşil olurdu, onlar da toparlaktı. 1 kozalağın olgunlaşması 3 sene sürüyordu. Yani 3 ayrı boy kozalak demek bu. Bunlardan sadece 3. yılına giren kahverengiydi. Bir de fıstık çamının uç sürgünleri uzun uzun olurdu, uçlarında da bir sonraki dönemin çiçek gözleri olurdu. Ağacın genel görünümü de şemsiye gibiydi; bütün dallar sanki aynı noktadan yapraklanmaya başlamış gibiydi ve bütün uç sürgünler yukarı doğruydu. Bütün bunları net hatırlıyorum, çünkü yenebilen kozalağı olan tek çam oydu. 1 kozalaktan en fazla 10 tane çedene (çam fıstığı) sağlam çıkıyordu. Bir kozalak buldun mu, hazine bulmuş gibi oluyordun. Demem o ki, bu fotodaki bizim fıstık çamına benzemiyor.
Servigillerden. Mersin lokasyonunda Cupressus sempervirens var. Fakat zannediyorum ağaç doğal ortamında değil, bir de kozalakları gri olunca hangi türü emin olamadım.
Hericium erinaceus'a benziyor. Eğer oysa yenilebilir ve tıbbi bir mantar diyor.
Tespit Başlığı: Hericium erinaceus
Ben de bu bitkinin hangi cins olduğunu merak ediyordum, sayenizde öğrenmiş oldum. Bir kaç ay önce kaldırım taşlarının arasında, duvar diplerinde gördüm, inatla yaşama tutunmaya çalışıyorlardı. Bundan 15-20 yıl öncesi daha sık görüyordum bu cinsi, sanki her yerdeydiler, çiçek dallarının aşağı doğru kıvrılışıyla hep dikkatimi çekerdi. O kadar yer geziyorum niye rastlamıyorum, bir fotosunu çekmişliğim yok ki türünü öğreneyim diye düşünmüştüm, kaldırımda görünce. Meğer düşük rakımda yetişiyormuş, yani şehirlerin işgal ettiği yerlerde. Şimdilerde şehir ortamında sadece moloz yığınları arasında, iskan edilmemiş boş arsalarda ama nadiren rastlıyorum. Gittikçe daha az rastlıyor olmam, neslinin yok olmaya doğru gittiği anlamına mı geliyor acaba?
Tespit Başlığı: Heliotropium
Chondrostereum purpureum denen patojen mantara çok benziyor. Rosaceae familyasının üyelerini özellikle de Prunus (erik) cinsini konukçu olarak kullanıyormuş.
Tespit Başlığı: Chondrostereum purpureum
O kabuğun içine daha önce nasıl sığmış diyor insan. :) Gözlerinin boyutu hiç değişmemiş sanki.
Tespit Başlığı: ?
Sedirin hangi türü acaba? Ben hep dalları yere paralel olanını (Cedrus libani) gördüm bizim dağlarda. O yüzden sedir ağaçlarının hep öyle olduğunu düşünüyordum. Bunların dalları sarkık.
Tespit Başlığı: Cedrus
Andız kısa ve sert iğneli olanı diye biliyorum. Yoksa ardıç türlerinin hepsine mi andız deniliyor.
Tespit Başlığı: ***
Dış çeperi Diploicia canescens'e , ortasındaki yapıyı Diploschistes scruposus'a benzettim.
Tespit Başlığı: LİKEN
Quercus sp. (Meşe) bence.
Tespit Başlığı: ?
Coprinopsis cothurnata olabilir mi?
Tespit Başlığı: ?
Atriplex türü olabilir mi?
Tespit Başlığı: burnkaya_2019_10_16
Hocam dedemin bağında 1 adet fıstık çamı vardı. O yüzden dedemin göz bebeğiydi. Gelip gider inceler, gözlemler, bir de gözlemlerini bize, daha çok da bana anlatırdı merakla dinliyorum diye. :) Kozalakları hiç bu fotoğraftaki gibi uzun uzun değildi, toparlaktı. Olgunlaşmamış kozalakları yeşil olurdu, onlar da toparlaktı. 1 kozalağın olgunlaşması 3 sene sürüyordu. Yani 3 ayrı boy kozalak demek bu. Bunlardan sadece 3. yılına giren kahverengiydi. Bir de fıstık çamının uç sürgünleri uzun uzun olurdu, uçlarında da bir sonraki dönemin çiçek gözleri olurdu. Ağacın genel görünümü de şemsiye gibiydi; bütün dallar sanki aynı noktadan yapraklanmaya başlamış gibiydi ve bütün uç sürgünler yukarı doğruydu. Bütün bunları net hatırlıyorum, çünkü yenebilen kozalağı olan tek çam oydu. 1 kozalaktan en fazla 10 tane çedene (çam fıstığı) sağlam çıkıyordu. Bir kozalak buldun mu, hazine bulmuş gibi oluyordun. Demem o ki, bu fotodaki bizim fıstık çamına benzemiyor.
Tespit Başlığı: Pinus pinaster (Sahil Çamı)
Crataegus monogyna kırmızı meyveli olan sanırım. Sarı alıçtan Muğla lokasyonunda Crataegus aronia var.
Tespit Başlığı: Crataegus sp.
Servigillerden. Mersin lokasyonunda Cupressus sempervirens var. Fakat zannediyorum ağaç doğal ortamında değil, bir de kozalakları gri olunca hangi türü emin olamadım.
Tespit Başlığı: ?
Pycreus flavidus'a benziyor.
Tespit Başlığı: ?
Evet, kabuk rengi, dallanma şekli, iğnelerin görünümü vs. kızılçama benziyor.
Tespit Başlığı: Pinus brutia (kızılçam)