Bu kare ve bir süre önce paylaştığım flamingo aynı gün çekildi ve bende unutulmaz hatıra bıraktı. Hikayesini de paylaşmak istiyorum. Dilerim sıkıcı olmaz.
Sabah 05:00 sularında yaklaşık 10 km. mesafedeki Cevdetiye Sulama Barajı Göl kenarına vardım. Sabahın soğuk alaca karanlığında tek başıma, heyecanlı ve mutluyum. Tulum çizmemi giydikten sonra, kıytırıktan fileli kamuflaj ağ, tripod, mat,ve soba borusu kılıklı ekipmanı bir şekilde yüklenerek Çerçi Arabası edasıyla yürümeye başladım. Yaklaşık 300 m. mesafedeki kamışlıkları aşıp kıyıya ulaşacağım. Bir süre yürüdükten sonra kamışlıklardan gelen sesle durdum. Çatır çutur, haşır huşur ve arkasından havlama sesi… Koyu renk orta boy bir köpek bana doğru hızla koşuyor. Fazla tedirgin olmadım. Başa çıkabilirdim. Eyvah! Eyvah! Hemen arkasında bir beyazlık aynı hızla geliyor. BREH BREH BREH…. ÇOBAN KÖPEĞİ DEĞİL CANAVAR…..
(Serkan MUTAN’a selam ve sevgiler..) İşte tam o an Serkan MUTAN’ın “Kuş Fotografçısı ve İç Ses” başlıklı yazısındaki İç Sesle tanıştım galiba. Fakat aynı ses değildi ve ayrıca onlarcası sesleniyordu.
- Tripodla kendini savun. Hadi oradan !
- Tulum çizmenin plastiği kalın, seni korur. Pışşııık !
- Arabaya kaç. Üzerindeki malzemelerle mi?
- Malzemeleri atıp kaç. Farketmez yarı yolda çökerler sana…
- Yere çök ve ağı üzerine ört. Yemezleeer…
- O zaman 3 Kuluf 1 Elham… Hak getire… Aklına gelmez.
Hangisine uydum bilmiyorum ama arabaya kaçmaya karar verdim. Karar verdim vermesine de vücudum itaat etmiyor. İnme indi. Tam pes etmişken dünyanın en dostane sesi…
Korkmaaa! Korkmaaa! Çobandı bu seslenen. Kısmen rahatlamış, en azından inme çözülmüş hareket edebiliyordum. Tekrar seslendi:-Ses ver onlaraaa! Ses veeer! Yahu ne diyebilirdim ki ? Aklıma ilk gelen şeyi avazım çıktığı kadar bağırdım. -Heeey! Benden size zarar gelmeeeeezzzz! Ne de anlamışlardı ya… Bu şekilde defalarca bağırdım. 15-20 metre kala biri sola biri sağa ayrıldı. Çapraza aldılar beni. Buraya kadarmış dedim. Eşhedu en la…… Fakat Çoban haklı çıktı. Gerçekten saldırmadılar ama hırlamalar havlamalar eşliğinde etrafımda zıplayarak dönmeye başladılar. Nabız birmilyon… Onlar dönüyor ben dönüyorum. Çoban tekrar seslendi. –Bu tarafa geeel! Ben: - Ya sen gelseneeee! Al bunlarıııı! Çoban: -Yavaş yavaş geeel! Korkmaaaa! Kolaydı ya… Hep beraber tamtam dansı ile döne döne çobanın yanına kadar yürüdük. Ohh! Rahatlamıştım. Muhakemem yerindeydi çünkü çobanın bakışlarında ki “Aklına yandığımın delisi, bu saatte burada ne işin var?” mesajını aldım. Hemen karşı atağa geçerek mesleği fotoğrafçılık olan birisiymişim gibi seslendim. Eeeeeee ne yaparsın herkesin bir işi var. Ayak üstü biraz sohbetten sonra hiçbirşey olmamış gibi kıyıya doğru devam ettim. Ekipmanı kurup çekime başladım. J
- Tespit Tarihi: 2013-10-28
- Yüklenme Tarihi: 05-11-2013
- Görüntülenme Sayısı: 1211
- Gözlem Lokasyonu: Merkez, Osmaniye, Türkiye
- Şehir: Osmaniye
- Ülke: Türkiye
- Ekipman(Gövde): Canon EOS 1D Mark III
- Ekipman(Lens): Canon EF 500mm f/4L IS USM
Gelmiş geçmiş olsun :))) güzel kare. Selam ve sevgilerimle...
Bir solukta okudum.buna benzer bir olay bir zamanlar benimde başımdan geçmişti :)fotoğraf çok güzel,tebrikler abi,selamlar..
Bu hikayeyi duymamıştım. Harika anlatmışsın Özgür, hikaye yazmanı öneririm. Fotoğrafı unutmadan, o da çok güzel. Ellerine sağlık..
:D Çoban veya köpek veya sürü varsa ben arabadan inmiyorum...
Estetik süper, renkler çok sıcak. Güzel kare.
Harikulade bir tespit, nefis görünüyor Özgür bey emeklerinize sağlık. Selamlarımla..
tarihi tam olarak hatırlamıyorum ama sanırım bundan en az 4 sen önce ben inanç sevim ve ekrem yanık ankara bala yolunda ilerlerken bir kaya kartalı gördük uzaktan. kartalın tepenin arkasına konduğunu gördük arabayı yolun kenarına parkedip tepeyi siper edip yaklaşacaktık kartala.arabadan çıktık bir yandan makinenin ayarlarını yapıp hızlı bir şekilde yürüyoruz rampadan aşağı dogru. o sırada sayısının tam hatırlayamadığım ama 3 ünü kesin gördüğü köpekler bize dogru koşmaya başladı.önceleri gayet sakin nasıl olsa durular tavrındaydık ve de birbirimizi ikna ediyorduk "dururlar canım "diyerek. Ancak durmadılar olanca hızlarıyla koşmaya devam ettiler köpekler yaklaşınca arkamdan topuk sesleri duydum arkamı döndüğümde önde inanç arkada Ekrem yanık olmak üzere koşanlara ben de katıldım. üzerimde çok cepli bir arazi pantalonu ve de yelek var hem koşuyor hem de arabanın anahtarını bulmaya çalışıyorum ceplerde .biz arabaya ulaştık ancak ben hala anahtarları bulamadım ekip ban çıkışıyor bassan kilite diye bu arada zaman kazanmak için hala koşuyoruz ancak bu sefer arabanın etrafında ..2 tur attık biz önde köpekler arkada can havliyle anahtarı buldum kaç defa bastığımı bile hatırlamıyorum ilk basışımdan sonra ben ve ekrem yanık arabaya atladık ancak ben sanırım basmaya devam edip kilitledim kapıları ve inanç dışarıda kaldı.köpekler ona yetişti.İnancın köpeklere teslim oluşu ve yüzündeki "e tamam napacaksanız yapın" ifadesini hiç unutamam...Sevgili inanç beni affetsin kesinlikle kasıt olmadan panikle yaşanan bir olaydı... Not: Birde inancı arabanın içine kilitleme vukuatımız var onu da başka zaman anlatırız.. İnanç kardeşim benden çok çekti maalesef... selamlarımla güzel renkleri ve hoş sohbetiyle keyifli bir tespit olmuş özgür bey
:) bütün gün arazi yapmışız şöyle sıcal bir çayın hayalini kurarken... klik. Üzerime kapan kilit ve ben daha ne oluyor demeden basıp giden arkadaşlar... gerçi arkadaşlar diyorum ama 20 dakika benim yokluğumu farketmeyenlere ne kadar arkadaş denirse artık :)
ya felaket yorgunduk bağırtlak görme sarhoşluğunu da ekle ama hakikaten büyük terbiyesizlikti hakkını helal et kardeşim... bide arabayı karda tepeye çıkarıcaz diye kaputun üstüne oturmuştun beynamda hakkın ödenmez vesselam :)
Mükemmel olmuş,hikayeside güzel :) Emeklerinize sağlık,selamlarımla....