Kullanıcı İlker KURŞUN
- Tespit Tarihi: 2013-06-24
- Yüklenme Tarihi: 19-12-2013
- Görüntülenme Sayısı: 827
- Gözlem Lokasyonu: Merkez, Edirne, Türkiye
- Şehir: Edirne
- Ülke: Türkiye
- Ekipman(Gövde): Nikon D200
- Ekipman(Lens): Nikkor 105mm f/4 AI Micro
Örümcek ağınamı takılmış,İlker Hocam...emeklerine sağlık... Selamlar....
Evet Oktay Hocam, onu gördüğüm andan itibaren, onun için yapılabilecek hiçbir şey kalmamıştı. Aslında bundan pek de emin değildim. Belki müdahale etmek ve onun için bir şeyler yapmak adına onu ağına düşürmüş örümceğe zarar vermek, ağlarını parçalamak bir alternatif düşünce olabilirdi. Anlık zaman diliminde bu düşünce kafamdan geçmedi dersem yalan söylemiş olurum. Ama aynı zamanda da şunu düşündüm. Eğer ben görmemiş olsaydım doğanın kuralı işleyecek ve örümcek muhtemelen bu uçan karıncayla bir öğün savuşturacaktı. Kaldı ki ona yardım etmek amacıyla yapacağım müdahale olumlu bir sonuç verecek miydi yoksa bir işe yaramayacak mıydı? Benim için bu ikilemden bir tercih ve sonuç çıkarmak hiç de kolay olmadı. Ama netice olarak, doğanın işleyen bir kuralına müdahale etmemek ve her şeyi doğal akışına bırakmak ve sadece fotoğraf makinemle kayıt altına almak kararı ağır bastı ve ben de öyle yaptım. Aynen bir yıl kadar önce Gökçeada' da büyük bir Erik kırlangıç kuyruğun örümcek ağına takılması ve saniyeler süren bir süreçte örümceğin ağlarıyla onu sarmalayıp etkisiz hale getirişini ve sonra da mideye indirişine müdahale etmediğim gibi bu duruma da müdahale etmedim. Bu ve benzeri durumlar biz doğa sever ve kendi çapında doğa fotoğrafçılığı hobisiyle ilgilenenler için aslında çok sık karşılaşılan bir durumdur. Hepimiz eminim onlarca kez böyle sahnelerle karşı-karşıya kalmışız ve ne yapmamız gerektiği konusunda da ikilem yaşamışızdır. Belki de aynen Kevin Carter' ın yaşadığı ikilem gibi... Gerçi orada avı küçük bir kız çocuğu olan ve onun ölümünü bekleyen bir akbaba, çocuk ve haber fotoğrafçısı Kevin Carter vardı. Yani iki insan ve bir de canlı değil leş ile beslenen bir kuş... Çektiği fotoğraf Kevin Carter' e "Pulitzer ödüllü" ve 3 ay sonrasında da intihar ile ölüm getirdi... Ama şu bir gerçek ki; bu durumun doğrusu yok... Hangi gözle ve hangi açıdan bakarsanız baktığınız taraftan doğruyu, diğer taraftan ise yanlışı görüyorsunuz. Sonra gözünüzü ve açınızı değiştirdiğinizde dehşetle fark ediyorsunuz ki göz ve açı değişse de görünen yine baktığınız taraftan doğru, diğer taraftan ise yanlış oluyor... Ama sonuç ve gerçek şu ki; yaşam ya doğanın kurallarıyla devam ediyor ya da doğanın kurallarıyla bitiyor... Herkes bu düzenden kendine düşen payı alıyor... ;)
Yazdıklarını okuduktan sonra,bir kez de ben tekrarlamak isterin ki,doğaya müdahale hakkımız yok.Sevgiler,selamlar.
Yazdıklarımdan da anlaşılacağı üzere Nurhan Hanım ben bu konuda doğru şu veya budur diyecek kadar keskin değilim... Herkes kendi özgür iradesiyle o anda kararını verir ve uygular... Kişinin kararı ne ise, doğrusu da odur kedince... Doğaya müdahale hakkımız yok evet ama mağdura yardım hakkımız ve kararımıza da saygı duyulmalı diye düşünüyorum...
İlker Hocam,anlattığınız her iki olayda da bence doğrusunu yapmışsınız,siz orada olsanızda olmasanızda doğada olması gereken o.Son olay tamamen farklı bence,işin içinde insan var ve o insan akbabanın besin zincirinde yok....neyse Hocam işin içine insan faktörü girince,bazen insanlığımdan utanıyorum :( Selam ve sevgilerimle....
müthiş ellerinize sağlık