Bu fotoraf serdar beyin 2015 de canlıları doğal ortamlarında tesbit etme konusundaki uyarısı ğzerine değiştirilmiştir. Eski fotorafta avlanmış bir sazan balığı vardı ancak söz verdiğim gibi sonunda 2019 da ilk kez su altı fotorafı çekerek bu fotorafı değiştirme şansı buldum. teşekkür ediyor ve meraklı bir kefalin ölü bir sazandan daha güzel olduğunu kabul ediyorum.
- Tespit Tarihi: 2019-09-04
- Yüklenme Tarihi: 20-04-2015
- Görüntülenme Sayısı: 1588
- Gözlem Lokasyonu: Datça, Muğla, Türkiye
- Şehir: Muğla
- Ülke: Türkiye
- Ekipman(Gövde):
Hülya hanım merhaba Sitede ölü hayvan fotoğrafları paylaşılmaması konusunda üyelerimize rast geldikçe yazıyorum. Çünkü sitemizin amacının sadece canlıları tanıtmak değil, doğal hayata müdahale etmeden onları doğal alanlarında oldukları yerde belgeleyebilmek. Akademik çalışma için toplananlar dışında çekilen her karenin doğal olmasını istiyoruz. Akademik çalışma için olanlarda bile toplanmadan önceki halini yüklemek gerekir. Biliyorsunuz kuşçularda yavu kuş fotosu çekmek, bitkilerde koparılan bitki çekmek etik olmadığı gibi ölü veya yakalanmış hayvanı çekmek de bana göre etik doğa fotoğrafçılığına uygun düşmemektedir. O nedenle bu tarz karelerin yerine varsa su üstünden çekilen, canlısının karelerini yükleyebilirseniz daha iyi olur. Selamlar...
Her ne kadar canı gönülden soylediklerinizi anlasamda sunlarıda görmeniz gerek. avcılar doğal hayatı deneyimleme şansını şehirde yaşayan insanlardan daha çok sahipler.bu balığı tutan balıkçı bana kızılırmak deresinde yaşayan ve yerel insanların bile soyunun tükendiğini sandığı "su köpeği " denen bir hayvandan bahsetmişti. avcıların çevrecilerin düşmanı olduğunu sanmıyorum bilakis gayet çevreci olmalarında fayda var. öte yandan bir balığı su altı kamerası olmadan tanımlayamıyacağınıza göre ne önerirsiniz. ?? sanki botanikçiler köklerine bakmak için bitkileri koparmıyor zoologlar otopsilerini yapmıyor balıkçılarda balık tutmuyor gibi mi davranalım. sanki bizim yediğimiz sazanlar can değilmiş gibi. yaman yaman çelişkiler var bu işte... ama en nihayetinde olayın sanatsal boyutuna katılıyorum. da şöyle bir sorun var kaç kişinin su altı kamerası var? Bu ülkenin bataklıkları kurutulur ırmaklarına hes insa edilip habitatları bozulurken ve kirlilik su habitatlarını çoktan alt üst etmişken su habitatını kim tespit edecek. o işin başka profesyonelleri var desenizde onlar buyuk denizlerde gezip duruyorlar ırmakların göllerin bataklıkların tespitleri ne olacak?
Balık fotoğrafı çekmek için su altı kamerası şart değil Hülya Hanım. Burada benden bir kaç örnek vereyim. http://dogalhayat.org/property/sazan-2/ http://dogalhayat.org/property/altinbas-kefal-liza-aurata/ http://dogalhayat.org/property/gambusia-affinis/ Burada çelişki olduğunu düşünmüyorum. Bilimsel araştırma için bir bitkinin kökünün sökülmesiyle, amatör olarak doğa fotoğrafçılığı veya gözlemciliği yapan birinin fotoğraflarını kıyaslamak ne kadar doğrudur? Yediğimiz balıklar içinde geçerli, burası yemek veya avcılık sitesi değil ki ölü hayvanların fotoğraflarını paylaşalım. Saygılarımla...
Hülya hanım ben burada bilimsel bir çalışma dışında kimseye bitki toplayın, böcek toplayın, hayvanı yakalayın demiyorum. Bu sitenin adındaki hayat kelimesine aykırı bir kere. O zaman yaşayan ölüler diyelim. Fotoğrafını çekmek için bir canlının hayatına kastetmek doğa fotoğrafçılığı etiğine uymuyor. Siz yapıyorsunuz demiyorum. Belli ki burada bir avcıya denk gelmişsiniz. Ben soğanlı bitki kökünü sorduğumda dahi tekrar yerine dikin diyorum eğer bilimsel bir materyal olmayacaksa. Burada yaman yaman bir çelişki yok. İhtiyaç farklı bir durum, zevk için yapılan farklı bir durum. Doğa zaten fazlasıyla zarar görüyor. Ona bakarsanız birçok gece avlanan omurgalı hayvanın fotosunu fotokapan olmadan çekemezsiniz. O zaman kolayı var vurup çekelim. Avcılık temel besin ihtiyacını karşılamak için yapılıyorsa elbette buna kimse birşey diyemez. Sonuçta hepimiz besleniyoruz bir şekilde. Ama spor amaçlı sırf zevk olsun diye avcılık yapan bütün avcılar katildir, canidir. Çevreci falan olamaz. Bu ülkede bir zamanlar kaplanlar yaşıyordu Dicle nehri kenarında. Sırf yırtıcı diye canavar dediler katlettiler. Leoparın da başına gelenler malum. Kurtlar da aynı şekilde. O kadar dağlarda dolaştım yaban hayvanı adına görebildiklerim, sincap, tavşan, yılan, domuz oldu. Botanikçiler ve zoologlar tabirini kullandınız. Adı üstünde bilim insanları aşırıya kaçmayacak şekilde bir yerin flora ve faunasına ait örnekler toplamak zorunda. Eczacılar ilaç için toplamak zorunda ama aşırıya kaçmadan. Ana amaç bilim. Burada bizim amacımız bir hayvanın bitkinin fotosunu çekebilmek için onu öldürüp fotoğrafını çekmeye teşvik edecek fotolar çekmemek. Başkaları zaten zarar veriyor doğaya. Ben su altı çekim yapabilmek için sırf bu yüzden su geçirmeyen telefon almayı bile düşünüyorum çok fazla denize, dereye gidemesem de. Bu da benim bir yaz günü tekneden çektiğim balık fotosu: http://dogalhayat.org/property/marlin-baligi/ Ha ille de su canlısı çekmek istiyorsam ve su altı çekim yapacak ekipmanım da yoksa, o zaman aklıma şöyle bir düzenek geliyor. Yanımda camdan küçük bir akvaryum götürürüm küçük canlılar için. Balığı canlı yakalar onun içinde çeker sonra yine suya atarım. Su habitatını kim tespit edecek diyorsunuz. Peki ben size soruyorum, siz çekseniz dahi, bu sitede bütün canlıları fotoğraftan tanımlayacak kaç babayiğit tanıyorsunuz? Şahsen ben bütün bitkileri tanıyamam. Bunun için mecburen bazılarının toplanıp gönderilmesini istiyorum. Bizim Türkiye biyoçeşitliliğini eksiksiz bir şekilde tespit edebilmemiz sadece güzel bir hayal olur ama gerçekçi olalım bu imkansız. Kaldı ki tatlı su canlılarını çalışan onlarca akademisyen var. Eğer su habitatını tespit etmekse amacınız size su altı kamerası veya kameranızı sudan koruyacak su geçirmez düzenek almanızı öneririm. Çünkü bu şekilde kaç canlıyı yakalayıp çekebilirsiniz. Suda yaşayan binlerce omurgalı, omurgasız canlı var. Balıklar, yengeç, karides vs.
Ayrıca balıklarda da fotoğraftan teşhis edilemeyecek türler var. Ben Batman’da afri denen bir balığı tatlı su balıkları çalışan bir akademisyene fotodan teşhis ettiremedim. Kesip incelemek gerekiyormuş gibi birşey demişti.
O su köpeği dedikleri de muhtemelen su samuru.
Beyler ülkemizdeki doğal hayata karşı yürütülen amansız yıkımın bencilliğin tavana vurmuş halinin karşısında bende sizin hislerinizi taşımıyor olsam burda işim olmazdı. Olta ucunda bir balığa karşı merhamet duyan insanların arasında olmaktan mutluyum. Planımda en kısa zamanda bir su altı kamerası almak. Ama benim gözümün önünde beliren tablo şudur: türkiyenin her yerinde zaten bataklıklar ıslah edilmiş.sulak araziler talan edilmiş durumda. bundan 60-70 yıl önce yağmur ormanları gibi bir bitki ve hayvan çeşitliliği olduğunu dedemden öğrendiğim bafra ovasında şu anda orman yok... Kızıl ırmağın türkiyenin hertarafından topladığı tohumları ekerek çeşitlendirdiği bizzat kendi çocukluğumda bile izlerini görebildiğim çeşitlilik üzerine barajların kurulması neticesinde gözle görülebilir şekilde azalıyor. Dolaştığım göletlerin içinde köylülerin çöpleri zirai ilaç şişeleri cirit atıyor. antalyada üzerine hes inşa edilen bir akar suyun içinde olasılıkla yumurta bırakmak için yukarıya doğru akın eden balıkların kurulan setlerde sıkışıp kaldığını daha dün gibi ve aynı iç burukluğu ile hatırlıyorum. Bir uçak seyahati yaparken bile parsel parsel yol yol medeniyete koşan ülkemde el değmemiş nekadar az alan kaldığını gördükçe içim burkuluyor. kimsenin umurunda değil :( göletlerde bataklıklarda bir balığın bir su canlısını bir su bitkisinin tehlikede olmadığını nereden biliyorsunuz. Balıkçılar ırmak üzerinde kurulan balık çifliklerinden kaçan balıkların bir takım balıkların doğal habitattaki bazı balıkların tükenmesine yol açtığı konusundaki gözlemlerine kim yanlış diyebilir?? su hayatını tesbit etmeliyiz! çünkü en çok zarar gören habitatlar onlar..Ve olmuyor suyun dışından çekilen bir silüet buna nekadar yeterli gelebilir? Bir gün gelecek ki su habitatlarına ne kadar zarar verdiğimizi bile ölçemiyeceğiz. Çünkü orada ne var -dı bilmiyoruz. Ben gidip bir su kamerası alsam bile ne kızılırmak sularında yüzerek bir yayın balığını fotoraflayabilirim ne dicle fırat ırmaklarında bir şabot balığını bunu değme bir dalgıcın bile yapabileceğinden emin değilim...
Dediğiniz şeylerin hepsi var evet haklısınız ve hala da yıkımlar devam etmektedir. Şimdi bu kadar yıkım varken, biz dogalhayat üyeleri olarak zaten yapılmakta olan bu yıkımlara örnek teşkil edecek "ya dur şu balığın resmini çekeyim ama önce yakalamam lazım" diyerek mutlu mutlu yüzen bir balığı fotoğraflamak da bizim prensibimiz değil en azından benim değil. Şahsen biri bana "siz yıkım yapıyorsunuz" dese, "madem o kadar hassassınız canlılar konusunda sizin sitenizde de bir foto uğruna ölen hayvanlar var" derim ben. Söylediğiniz gibi elimizde BBC nin ekipmanı olsa dahi tüm biyoçeşitliliği ortaya çıkaracak uzmanların hepsi bu sitede değil. Kaldı ki müsterih olun ülke biyoçeşitliliğini çalışan yüzlerce akademisyen var bu ülkede. Binlerce de makale. Yani biyoçeşitlilik envanteri sadece bu sitenin tekelinde olan birşey değil. Biz de elimizden geldiğince bu biyoçeşitliliğe katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Fakat asıl sorun şu ki bu dediğiniz biyoçeşitliliği mahveden şey derelerde, ormanlarda ne olduğu bilinmemesi değil. Asıl tehlike, mevcut verileri görmezden gelen ÇED şirketleri veya 5 kuruşa doğayı peşkeş çeken paratapanlar (ben öyle diyorum). Daha geçen Artvin Yusufeli, Barhal'da yapılacak bir HES in kabul edilmiş ÇED raporu elimize geçti geçenlerde. Bir tane bile endemik bitki yazmamışlar. Bir ta-ne bi-le. (Bu sitede siyasete girmeden yazmak istiyorum.) Şimdi sebep o yerin biyoçeşitliliğinin bilinmemesi mi peki. Hayır. Bal gibi de biliniyor. Sadece adını yusufelinden alan bir sürü bitki var. 60-70 e yakın endemik tür. Hatta yakında bir tane de biz yayınlayacağız. Ama ÇED raporunu yazan o çakma meslektaşım para uğruna bir tane bile endemik yazmamış. Bilinen onlarca yayın varken hiçbirine bakmamış. Hal böyle iken ben suçu sırf yaşama saygı duydu diye bir canlının hayatına kıyarak foto çekmeyi reddeden fotoğrafçıya değil (yine söylüyorum aşırıya kaçmamak şartıyla mecburi akademik çalışmalar hariç, çünkü yöntem bunu gerektiriyor), o deredeki varlığını görmezden gelen, söz konusu araziye gidip ordaki canlıları dahi görme inceleme gereği görmeyen, yazılmış yüzlerce makaleye rağmen burada mevcut yaşamı tehdit eden birşey yoktur diyen paratapan o arkadaşta bulurum. O zaman şunu diyorlar, elektrik kesilince de ağzını açmayacaksın o zaman. Peki biz doğayı yıkmadan da kendi ihtiyaçlarımızı gidermek için doğa ile beraber yaşayamaz mıyız? Şimdi ben bir sırf bu sitede paylaşacağım diye bir şabotu, bir yayın balığını su altında çekemem, üstünde çekerim diye onu avlayıp çekeceksem batsın böyle doğa fotoğrafçılığı yerin dibine. Bu sitede kaydı olmasa dahi Dicle de şabot balığının varlığı her zaman bilinecek. Tehlike çekilemeyen foto değil, o deredeki, dağdaki canlılığı bildiği halde bilmezlikten gelen biz insanoğlunda. Ben hayatta kalabilmek ve yeni bir tür mü değil mi diye ortaya çıkarabilmek için yapılan akademik çalışmalar dışında toplama, avlama gibi faaliyetleri etik doğa fotoğrafçılığı olarak görmüyorum. Sitenin adında hayat varsa, çektiğimiz karede de hayat olmalı Hülya hanım. En azından bunca yıkıma inat buna biz örnek olmalıyız. Bu benim fikrim. Saygılarımla...
Bir de sırf fiyatı 100.000 dolar ediyor diye geyik, gergedan böceği için kelle avcılığına soyunan yurdum insanını eğiteceğiz daha biz. Youtube da ne videolar var bu konuda. Üstelik bunu da körükleyen haber programları bile var. Manşetler "Bu böceğin değeri 100.000 dolar", "Bulanı zengin eden böcek" şeklinde. Yorumlarda serbest bıraktığına hayıflanan insanlar mı dersiniz ne derseniz. Biz doğayı kurtarmak istiyorsak milyonlarca canlının ismini bilmek yerine, bu kafaları değiştirmeliyiz, her ne kadar ikinci dediğim daha zor olsa da. Yani beyaz adama paranın yenmeyen bir şey olduğunu. Doğaya karşı açılan savaşı kazanırsak, kaybedeceğimizi öğretmek.
peki öyle olsun.. en azından biz dokunduğumuz şeyleri incitmeyelim..yerine koyabileceğim bir fotoğraf bulur bulmaz bu kareyi değiştireceğim. ancak sudaki yaşamı belgelemenin bir yolunu mutlaka bulacağım..
Nihayet bir su altı kamerası bulup ilk amatör su altı fotoğraflarımı çektim . Artık insanla hayvan arasındaki ilişkiyi daha dostane boyutlarıyla gösterip o eski fotorafı kaldırıyorum. Çok uzun zaman geçti biliyorum ama sanırım artık bu fotorafı tanımlayabilirsiniz. Duyarlılığınız için teşekkür ederim serdar bey :) umarım bu sevimli suratlı şeyin hatrına beni affedersiniz.
Hülya hanım. Konunun uzmanı arkadaşlar onaylarsa daha iyi olur. Çünkü ben bitki uzmanıyım.